Bozcaada
Bozcaada'ya ilk kez 6 sene önce gitmiştim. Bozcaada adı sanı duyulmamış, ziyaretçi sayısı az, plajları sakin, günleri sakin, geceleri sakin, denizi sakin, denizi mükemmel, insanları mükemmel bir yerdi.
Bu geçtiğimiz 6 sene içinde, ismi duyulmaya, popülaritesi artmaya, büyümeye, kalabalıklaşmaya ve haliyle de ticarileşmeye başladı. Geçtiğimiz yaz da ziyaret etmiş biri olarak, bu geçen 1 sene içinde bile gösterdiği devasa fark beni şaşkına uğrattı açıkçası. Geçen sene sakin olan plajı, bu sene hafta içi bile hiç görmediğim kadar kalabalıktı. Yine de, ada hala güzel, deniz hala güzel, Bozcaada hala benim biriciğim.
Öncelikle ada büyük, fakat yerleşim alanı oldukça dar bir alanda. Feribottan indiğiniz bölge merkez, herşey ayağınızın altında. Bir yanınızda Rum mahallesi bir yanınızda Türk mahallesi, etrafınız bir sürü, cafe, bar, restorant, çay bahçesi, hediyelik eşya satan stant, reçel, kekik, ada çayı, domates, satan köy insanları, kediler, köpekler, pastane, kahve, müze, kilise, camii ve kaleyle çevreleniyor. Yine de hala dingin, yine de huzur dolu. Özet geçtim gibi ama adanın özü bu! 45 dakikada dolaşabileceğiniz merkezde yapacak bir sürü şey, ziyaret edilecek mekan, yemek yenecek bir şeyler içilecek yerler bulmak mümkün.
Peki ben neler yaptım? Nereleri gezdim, nerelerde yedim, neler tattım, neler keşfettim?